ARÇELİK KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI VE İŞLENMESİ MÜŞTERİ AYDINLATMA METNİ

Kapat X
Detay

Pikniğe Çıkalım

Bu yazıyı 4 dakika 15 saniyede okuyabilirsiniz.

İlkbahar ve yaz aylarında yapılabilecek en keyifli aktivitelerden biri piknik. Yeşilliklerin içinde, deniz kenarında, temiz havada bütün güne yayılan piknik keyfi gibisi yok. Pikniğin kısa bir tarihini ve çevreye zarar vermemek için pikniğe çıkarken dikkat etmememiz gerekenleri yazdık.

Bugün piknik dediğimizde akla çimenlerin üzerine kurulan basit bir sofra geliyor. Herkes farklı yiyecek ve içecekler getirir, yere bir örtü serilir ve saatlerce oyun oynar, sohbet eder, tam anlamıyla “yayıldığımız” bir gün yaşarız. Piknik konsepti Ortaçağ’da düzenlenen av partileri ve bahçe davetlerinden sonra 19. yüzyılda doğaya yaklaşma hayaliyle ortaya çıkmış. Dönemin fırfırlı hanımları, şık beyleri kasıntı hayatlarına günübirlik olsun ara verebilmek için piknik işine bayılmışlar. Günlerce süren hazırlıklardan sonra arabalar dolusu yemekler, masalar, sandalyeler, şemsiyeler, örtüler yeşillik alanlara taşınır, bu zahmetli telaştan sonra gün boyu süren miskinliğin tadı çıkarılırmış.

O zamanlar ziyafete herkes farklı bir yemek getirerek katkıda bulunurmuş. 1861’de yayınlanan İngiltere’nin meşhur yemek kitabı/kılavuzu “Mrs. Breton’s Book of Household Management”da, piknik düzenlemekle ilgili detaylı bilgiler verilir. Kitaptaki menüde rozbif, fırında pişmiş tavuk ve ördek, kekler, pudingler ve mutlaka bira olduğu göze çarpar.

Osmanlı’da da Lale Devri’nden itibaren bir kültür haline gelen mesire alanları dikkat çekiyor. 19. yüzyılda manzarası, doğası meşhur mesire alanları özellikle bahar ve yaz aylarında dolup taşarmış. İstanbul’da Çamlıca, Fenerbahçe, Kavacık gibi bir çok piknik alanı varmış. Boş zamanı olan varlıklı kesim saatlerce ağaç gölgesinde oturup yemek yer, kahve ve şerbet içer, nargile keyfi yaparmış. Osmanlı hayatını tasvirleyen yabancı gezginlerden Edmondo de Amicis, zamanın bu mesire yerleri için, “Gezginler Türkçe keyif kelimesini kullanıp onu tipik Doğulu ruh hali olarak tanıtmışlardır. Türklerin keyifleri arasında doğayı gözlemleme, ağaçların gölgesinde oturma ve nargile veya kahve gibi ufak zevkler vardır” diye yazmış.

Bugün İstanbul’da Belgrad Ormanı, Caddebostan Sahili, Polonezköy, Göktürk ilk akla gelen piknik alanları. Yazın sadece ormanda, parkta değil, deniz kıyısında da piknik yapılıyor. Ancak bugün deniz kıyısında da, ormanın ortasında da ne yazık ki piknikçilerin arkasından kalan plastik şişelere, torbalara, çöplere rastlayabiliyoruz. Doğayla iç içe olmak için yapılan bir aktivite ona büyük zarar verilebiliyor. Dışarıda olmanın keyfini yaşarken bir yandan da doğaya zarar vermemek için neler yapabiliriz?

– Yanınızda hiç plastik getirmeyin.

En güzeli hayatımızdan plastiği olabildiğince çıkarmak. Plastik torba 20 senede doğada çözülebiliyor. Pikniğe giderken de eşyaları ve yemekleri sırt çantası, piknik sepeti ya da bez çantada; suları da termoslarda taşımak hem daha pratik hem de çok daha çevreye duyarlı.

– Ambalajlara dikkat edin.

Günümüzde pikniğe giderken yanımızda ne kadar çok paketli gıda taşıdığımızı farketmiyoruz. Piknik alanlarına atılan çoğu çöp de bu paketli gıdaların ambalajları. Bırakılan bir tenekenin çözülmesi 200 yılı bulabiliyor. Pikniğe giderken yiyecek ve içecekleri olabildiğince evde hazırlayıp, cam kavanozlarda, kapaklı kutularda taşıyabiliriz.

– Plastik tek kullanımlık çatal, bıçak, tabak, bardaktan vazgeçin.

Evden getirin. Bardak ve tabak için kırılması zor olan malzemeler var. Çatal bıçakları bir kaba koyun. Kirlileri geri taşımak için de aynı kabı kullanabilirsiniz. İllaki tek kullanımlık çatal bıçak getirmek istiyorsanız geri dönüşümlü materyalden yapıldıklarına dikkat edin.

– Ellerinizi kullanın.

Pikniğin en keyifli tarafı o rahatlığı. Hazır bu fırsat varken olabildiğince elle yenebilecek, çatal bıçak kaşık gerektirmeyen yemekler getirin.

– Kağıt peçete yerine kumaş peçete tercih edin.

Kağıt peçete elbette çok pratik ama piknikte farkında olmadan gereğinden fazla kullanabiliyoruz. Evden getirdiğimiz yıkanabilir kumaş peçeteler hem daha şık hem de çevreye duyarlı.

– Islak mendili bırakın.

Çok eskilere gitmeye gerek yok, bundan yirmi sene önce bile ıslak mendil tüketimi bu boyutta değildi. Doğada uzun süre yok olmayan ıslak mendillerden vazgeçin. Minik havlular getirin yanınızda. Hatta sıcak su ve dilimlenmiş limon dolu bir termos getirin, havluları bu limonlu suyla ıslatıp kullanın.

– Kolay bozulmayan yemekleri tercih edin.

Bütün gün sürecek kalabalık bir piknik için ihtiyacımızdan fazla yemek getirebiliriz. Eve dönme zamanı geldiğinde bozulmuş, pörsümüş, sulanmış yemekleri atmak kolayımıza gelebilir. Bu sebepten kolay bozulmayan, bütün gün yenmese de eve geri götürüp ertesi gün yenebilecek yiyecekleri tercih edin.

– Hazırlığı boşuna yapmayın.

Meyve ve yeşillikleri doğramadan getirin, sosları ayrı bir kapta taşıyıp yemeden önce karıştırın. Böylelikle sebze, ot ve meyvelerin çabuk bozulmalarını, sulanmalarını, yumuşamalarını engellersiniz.

– Plastik şişe su yerine matara kullanın.

En çok çöp plastik su şişelerinden çıkıyor. Plastik şişenin çözülmesi ise 450-1000 seneyi bulabiliyor. Herkesin bir matara ya da termos edinmesini ve pikniğe gelirken yanında getirmesini isteyin.

– Sonrasını planlayın.

Genelde piknik sonrası herkese bir rehavet çöker. Gitmeye hazırlanırken bir an önce toparlanmak, trafik başlamadan yola çıkmak isteyebilirsiniz. Bu yüzden piknik sonrasını önceden hayal edin. Çöpleri toplamak için kağıt torbalarınız hazır olsun. Giderken yanınızda götürüp çöp kutusuna atın.

– Yolu paylaşın.

Arabayla gidiyorsanız yolu arkadaşlarınızla, ailenizle paylaşın. Herkesin ayrı ayrı arabalarda gelmesi hem çevre için zararlı hem de ekonomik anlamda mantıksız. Üstelik park sıkıntısından kurtulmak da işin bir parçası.

– Evinize yakın yerde piknik yapın.

Elbette bir ormanın ortasında olmak gibisi yok ama o yeşili yakınlardaki bir parkta da bulmak mümkün olabilir. Kilometrelerce uzaktaki bir yere ulaşmak için enerji ve zaman sarf etmeden önce yakınınızdaki parkları keşfedin.

– Bulduğunuzdan daha iyi bir durumda bırakın.

Çevrenizde gördüğünüz çöpleri de toplayın. Özellikle çocuklar için harika bir aktivite olabilir.

– Yenilenebilir pil kullanın. Kamp tüpü kullanıyorsanız yenilenebilir kartuşu olanı tercih edin.

– Ateş yakarken dikkatli ve hassas olun.

Bu konu başlı başına çok önemli. Ateş yakılan yerdeki toprak uzun zamanda normale döner. Bunun için daha önce ateş yakılmış olan yerleri tercih edin. Kullanacağınız dalları kurumuş ağaçlardan toplayın, yaşayan bitki örtüsünü koruyun. Çalılardan, ağaçlardan en az 2-3 metre mesafede ateş yakın, etrafını taşlarla çevirin. Ateşi terk etmeden önce mutlaka tamamen söndüğünden emin olun.

– Pikniğin keyfini çıkarın.

Sadece yemek, içmek, tüketmek için değil, keşfetmek için pikniğe çıkın. Kuşları dinleyin. Ağaçları izleyin. Dalgaların sesini dinleyin. Uzanıp kitap okuyun. Arada yürüyüş yapıp, keşfedin.

Size daha iyi hizmet sunabilmek için sitemizde çerezler kullanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerez politikamıza izin vermiş oluyorsunuz.