ARÇELİK KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI VE İŞLENMESİ MÜŞTERİ AYDINLATMA METNİ

Kapat X
Gıdaya Saygı

Beyin Gelişimi ve Doğru Beslenme

Bu yazıyı 2 dakika 42 saniyede okuyabilirsiniz.

İri bir greyfurt büyüklüğünde, ceviz içi görünümünde; mantar gibi yumuşak ve süngersi, kıvrımları bol ve çetrefilli! Garip olduğu kadar karmaşık, olağanüstü büyüleyici bir organ beyin. Ayrıca sanılanın aksine gelişimi tamamıyla genetik mirasa değil, beslenmeye de bağlı.

 

En yoğun beyin gelişimi insan hayatının ilk yıllarında gerçekleşir ve 18 yaşına kadar devam eder. Gitgide daha karmaşık bir yapıya doğru gelişerek ilerlediği için, temelinin tıpkı bir inşaat gibi sağlam olması gerekir. Böylece karmaşık öğrenim etaplarından rahatlıkla geçilir. Gördüğümüz, düşündüğümüz ve yaptığımız her şey için beyindeki nöronlar (beyin hücreleri) arası ne kadar yoğun bir bilgi geçişi gerçekleştiğini düşünürsek; vücutta üretilen oksijenin ve kanın yüzde 20’sinin, yemekten aldığımız kalorilerin ise yüzde 20 ila 30 kadarının beyin tarafından “yakıt” olarak kullanıldığına şaşırmamak gerekir.

Sağlıklı beslenmek beynin genel sağlığı ve fonksiyonu için büyük önem taşıyor. Mesela Hint safranı olarak da bilinen zerdeçal, beyin hücrelerinde yenilenme sağlıyor. Bitter çikolatada bulunan flavonoidler beyne kan akışını hızlandırarak hafızayı güçlendiriyor, problem çözme becerilerini geliştiriyor. “Yine mi su!” diyeceksiniz ama beynin yüzde 75 kadarı sudan oluşuyor. Çok ciddi bir rakam, dolayısıyla beyin fonksiyonlarında hasar oluşmaması adına yeterli miktarda su içmeliyiz. Faydalı besinlerden mahrum kaldığımız aşırı katı diyetler beynin kendini bir nevi tahrip etmesine yol açıyor. Bu yüzden sağlıklı gıdalar tercih etmeli, beyni ihtiyaç duyduğu besinlerle “doyurarak” gelecekte oluşabilecek bilişsel problemlere karşı önlem almalıyız. Bu doğrultuda dikkat etmemiz gereken beş önemli maddeyi birlikte gözden geçirelim:

Kan şekerini dengede tutalım. Şeker beynin süper gücü ancak “doğru şekerlerden”, doğru miktar ve zamanda almak gerekir. Esmer pilav, tam tahıllı makarna ve çavdar ekmeğinin yanı sıra patates ve yaban havucu dışında kalan sebzelerin hepsi faydalı. Şekeri dengede tutmak için proteini karbonhidratla tüketmeye gayret edin.

Faydalı yağları bilelim, bol miktarda tüketelim. Listenin tepesinde D vitamin ve Omega3 barındıran yağlı balıklar var. Omega3 beyin becerilerinin azalmasını ve hafıza kaybını önlerken, konsantrasyonu geliştiriyor. Uskumru, ton balığı, hamsi ve sardalya zengin kaynaklar olarak öne çıkıyor. Esansiyel yağ asitleri içeren ceviz, susam tohumu, kabak çekirdeği, Chia tohumu ve keten tohumunu da sıklıkla tüketmeliyiz.

Vitamin ve mineraller yönünden zengin bir beslenme modeli seçelim. Beyni “inşa etmek” ve devamlı gelişimini desteklemek için meyve, sebze ve tam tahıllı gıdalardan oluşan bir beslenme modeli ideal. Mesela folat, ilerleyen yaşlarda nörolojik hastalıkların önüne geçiyor. Günde en az bir kap çiğ veya az pişmiş yeşil yapraklı sebzeler yemeliyiz. Beyin hücrelerinin gelişimini sağlayan, antioksidan yüklü kıvırcık lahana, brokoli ve ıspanağa mutfağınızda yer açın. Elmada ve erikte beyin becerilerinin azalmasını engelleyen kuersetin mevcut. Haftada 25-30 gramdan oluşan beş porsiyon yemiş yediğimizde beynimizdeki nöronların adeta “bayıldığı” B vitaminini “kazanmış” oluruz. Hemen her sağlıklı beslenme konusunda kendine yer bulan yabanmersini, yaşlanmakta olan nörolojik sisteme faydalı gelen ve erken demans semptomlarıyla savaşan Polifenol içerdiği için burada da ön plana çıkıyor.

Çocuk ve protein. Beyin hücrelerindeki bilgi akışının verimliliği için çocukların büyüme çağında yeterli protein alması gerekiyor. Şeker ilavesiz fıstık ezmesi sürülmüş nefis bir dilim çavdar ekmeğine hayır diyeceklerini pek sanmıyoruz! Yulaf ezmesi protein ve lifler açısından zengin bir malzeme. Yulaf ezmesini tarçınla tatlandırıp çocuklarınıza yedirebilirsiniz. Ayrıca tarçının beyin hücrelerini koruduğu yönünde çalışmalar da var.

“Beyin dostu” besinlerin etkisini azaltan zararlı gıdalardan ve katkı maddelerinden uzak duralım, alerjilere önlem alalım. Gıda ürünlerinin uzun süre taze kalmalarını sağlayan, görünümlerini ve kokularını “sözde” iyileştirerek daha cazip kılan kimyasal katkı maddeleri ve boyalar alerjilere sebep olabiliyor. Alerjiler beyinde hasara yol açıyor. Bu yüzden mümkün olduğu kadar doğal beslenmeli, kutuda tenekede satılan hazır yemeklerden uzak durmalıyız.

Size daha iyi hizmet sunabilmek için sitemizde çerezler kullanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerez politikamıza izin vermiş oluyorsunuz.