ARÇELİK KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI VE İŞLENMESİ MÜŞTERİ AYDINLATMA METNİ

Kapat X
Uzman

Güneşle Ateşkes Zamanı

Bu yazıyı 3 dakika 38 saniyede okuyabilirsiniz.

Güneşi gördük, ne mutlu bize! Güzel havaların keyfini sürmeye; tenimize günbegün yerleşen o tatlı bronzluğun ve sağlıklı ışıltının tadını çıkarmaya hazırız. Ancak dikkat! Güneşten doğru oranda faydalanmakla, sınırı aşarak ciltte geri dönüşü olmayan tahribata yol açmak arasında çok ince bir çizgi var.

Güneş kış mevsimi boyunca bulutlara yenik düştüğü için, bizi şifasından (D vitamini!) mahrum bırakıyor. Dolayısıyla vücudun bağışıklık sistemini güçlendirmek adına, doğru saat dilimlerinde ve gerekli önlemleri alarak güneşle buluşmakta sakınca yok. Biraz renk almak da güzel nasıl olsa, “ıstakoz” gibi yanmadıkça… Neyse ki artık hepimiz, yüksek koruma faktörü içeren güneş kremlerinin önemini kavradık. Cilde maksimum fayda sağlamak için hem UVA hem de UVB ışınlarından koruyan, toksik madde içermeyen ürünler kullanmamız gerektiğini biliyoruz. Uzun ve kısa dalga boyuna sahip UVA ışınları bulutlardan, hatta camlardan bile geçebiliyor. Dermatologlar bu yüzden kışın da koruyucu sürmemiz konusunda ısrarcı davranıyor. UVB ışınları ise daha çok cildin üst tabakasını etkiliyor. Yani o “tatlı kızarıklık”, cildin güneşe karşı geliştirdiği “kızgın” bir reaksiyon aslında. Koruyucu kremlerimizi makyaj altına veya çıplak tene her gün uygulamalı; yüzdükten sonra ve çok terlediğimiz zamanlarda mutlaka sık tazelemeliyiz. Kulakları, el ve ayaküstleri gibi bölgeleri de ihmal etmemeliyiz.

Beslenme düzenimize dâhil edeceğimiz bazı gıdalarla, güneşin sebebiyet verdiği cilt kanserinden korunabileceğimizi ve erken yaşlanmaya “dur” diyebileceğimizi biliyor muydunuz? Gerçek şu ki, yediklerimiz güneşten ne kadar etkileneceğimizi; cildin hem yüzeysel, hem de derin katmanlarında ne derece zarar göreceğini belirliyor. Doğru besinler, doğal yoldan koruma sağlıyor. Mesela A vitamininin öncül maddesi olan beta-karoten (havuç ve ıspanakta var), serbest radikallerin ciltte yol açtığı hasarın önüne geçiyor. Selenyum zengini bir diyet, yaşlılık lekelerinin oluşmasını engelliyor. Bu da demek oluyor ki; yazın bol miktarda kabuklu deniz ürünleri (alerjiniz yoksa), balık, yumurta ve buğday tohumu tüketmeliyiz. Antioksidan yüklü kuru yemiş türleri ve tohumlarda, etkileşime girdiklerinde cildi UV radyasyonundan koruyan C ve E vitaminleri mevcut. Öyleyse plaja giderken çantamıza atıştırmalık olarak bir avuç badem atmayı ihmal etmeyelim.

Turunçgillere kucak açın

Mis gibi limon, misket limonu, portakal ve greyfurt… Etkileşimdeki C ve E vitaminleri uzun süreli alındıklarında, güneş yanığı riski minimuma iniyor. Ağız sulandıran leziz ve sulu meyveler, ayrıca kanser riskini azaltan limonen ve hücreleri serbest radikallerin yol açtığı tahribattan koruyan güçlü antioksidanlar içeriyor.

Yeşil yapraklı güzeller

Ispanak ve maydanoz gibi yeşil yapraklı sebzelerde UV ışınlarının yol açtığı hücre çoğalmasını engelleyen antioksidanlar, karoten familyasına ait lutein ve bir karotenoid olan zeaksantin bulunuyor. C vitamini, E vitamini ve folat bir arada hareket ederek cildin rejenerasyonunu sağlıyor. Omega 3 asitleri zengini semizotu, kolajen yapıyı güçlendiren ve anti-aging etkisi sağlayan A, C ve E vitaminlerini barındırıyor. Fesleğen ise antienflamatuvar özelliğiyle cildi yeniliyor.

 

 

Kırmızılara güvenin

İki kırmızı doğa mucizesi domates ve karpuz; fazla güneşin yol açtığı serbest radikalleri etkisiz hale getirirken; güneş koruması olarak da etki gösteren, antioksidan özellikli ve biyolojik bir pigment olarak tanımlayabileceğimiz likopen içeriyor.

Karadut, çilek, frambuaz… Ne kadar kırmızı o kadar faydalı. C vitamini zengini ve polifenol yüklü bu meyveler yazın ihtiyaç duyduğumuz antioksidanları barındırıyor. Fazla güneşin yol açtığı serbest radikal yüklemesini dengede tutarak erken yaşlanmayı önlemekte ve cilt kanserinden korumakta oldukça etkililer.

Kırmızı üzüm, phytonutrient adı verilen ve aktif olarak insan sağlığını destekleyen bitki özü molekülleri içeriyor. Renklerini ve tatlarını veren bu moleküller bitkilerin bir nevi bağışıklık sistemini oluşturuyor. Phytonutrient’lar hücrelerin genetik şifresini muhafaza ediyor. Proanthocyanidin ve diğer polifenollar, UV ışınlarının yol açtığı cilt kanserine karşı koruyor.

İyileştirici özelliği sebebiyle Eski Mısır’da yaygın bir şekilde kullanılan antioksidan “bombası” narın içeriğindeki ellajik asit, güneşin UVA ve UVB ışınlarının yol açabileceği hücresel tahribata karşı destek veriyor. Güneş koruma ürünleri kullanılırken tüketildiğinde, etkisini yüzde 20 oranında arttırdığı tespit edilmiş.

Sarımsağı saklamayın, yiyin!

Mutfaklarımızın belki de en marifetli üyesi olan sarımsak, antioksidan, antienflamatuvar, antiviral, ve antibakteryel özellikleriyle bedene olduğu kadar cilde de faydalı. Cildi koruyor ve cilt kanserinin önlemesine yardımcı oluyor.

Akıllı zerdeçal

“Süper star” lakaplı zerdeçal, epidermal hücreleri koruyarak ultraviyole B radyasyonuna karşı cildi güçlendiriyor. Özellikle taze zerdeçalın birçok faydalı doğal bileşen içerdiği, toz formatında ve bilhassa uzun süre bekletildiğinde yararlı kurkuminin azaldığı söyleniyor. Öyleyse tazesini hemen almalı.

Keten tohumundan vazgeçmeyin

Besin değeri yüksek sebzelerin ve tohumların başrol oynadığı, düşük yağ ve karbonhidrat oranı içeren hepsi bir arada, “kasede yemek” trendi bugün hala popülaritesini koruyor. Kasenin içindeki yiyeceklerin üstüne bolca serpiştirilen keten tohumunun yağı cildi nemlendiriyor, UV ışınlarına karşı koruyor ve cilt kanserine karşı etkili savunma sağlıyor.

Yeşil çay demleyin

Yeşil çayla yıldızı bir türlü barışamayanlara sesleniyoruz: EGCG adlı kateşinler içeren yeşil çay, UV ışığına maruz kalan ciltte genetik tahribatın önüne geçiyor. Yani uzun süreli güneş hasarına karşı koruma kalkanınız, kahve yerine yudumlayacağınız antioksidan kaynağı yeşil çay. Günde sadece iki fincan veya yaz sıcaklarında buz gibi nefis bir limonata olarak tüketin.

 


Carina Göknar 
Güzellik editörü, freelance yazar.
Editörlük kariyerine 2008 yılında, Madame Figaro’da başlayan Carina Göknar, yazıları ve çevirileriyle InStyle, Vogue, Marie Claire ve L’Officiel gibi çeşitli moda dergilerine katkıda bulundu. Condé Nast Traveller’ın güzellik editörlüğünü yaptı ve bugün halen GQ Türkiye’nin wellness editörlüğünü sürdürüyor.

Size daha iyi hizmet sunabilmek için sitemizde çerezler kullanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerez politikamıza izin vermiş oluyorsunuz.